İnternet kullanımının yaygınlaşması ve sosyal medya platformlarına gösterilen yoğun ilgi, yıllar içinde birçok alışkanlığımızı değiştirdi. Gazetecilik de teknolojik gelişmelerden etkilenen mesleklerin başında geliyor.
Geçmiş yıllarda kâğıt gazeteler ile okurlarına ulaşan gazeteler, artık herhangi bir bilgiyi saniyeler içinde internet ve sosyal mecralar aracılığıyla okuruna aktarabiliyor. Gazetecilikte yaşanan bu değişim okurun alışkanlıklarını da güncelledi. Artık birçok kullanıcı, gün içinde yaşanan ya da yaşanması muhtemel gelişmeleri ya sosyal medyadan takip ediyor ya da internet gazeteleri aracılığıyla öğreniyor.
Matbu yayıncılıkta sınırlı bir haber akışı sağlanırken, internetin hayatımıza girmesiyle bu ‘kota’ ortadan kalktı. Sosyal medya, gün içinde binlerce haberin paylaşıldığı bir enformasyon yığınına dönüştü. Gazetecilerin haber faaliyetlerinin yanı sıra artık yurttaş gazeteciler ve ‘haber’ iddiası olmayan kişiler de kolaylıkla bilgi paylaşıp bu paylaşımları çok sayıda kişiye ulaştırabilme imkânı elde etti.
ÇAĞIMIZIN SORUNU: DEZENFORMASYON
Yaşanan bu gelişmeler dezenformasyon sorununu da beraberinde getirdi. Sosyal medyada ‘yalan veya yanlış’ bilgi içeren paylaşımlar hızla öne çıkarken, zaman zaman internet gazetelerinin de benzer hatalar yaptığı görülüyor.
DEZENFORMASYON SORUNU TEYİT PLATFORMLARINI ORTAYA ÇIKARDI
Bu yoğun bilgi karmaşası, teyit/fact-checking (doğruluk kontrolü) platformlarını ortaya çıkardı. Sosyal medyada yapılan paylaşımları, köşe yazarlarının iddialarını, siyasetçilerin söylemlerini ve medya kurumlarının haberlerini mercek altına alan bu kuruluşlar, kendilerine özgü yöntemlerle, şüpheli içerikleri doğrulama ya da yanlışlama faaliyeti yürütüyor. Öte yandan teyitçilik yapan kuruluşlar şimdiden çok sayıda takipçiye ulaşmış durumda.
Türkiye’de hâlihazırda doğrulama faaliyeti yürüten Doğruluk Payı, Teyit.org ve Malumatfuruş kuruluşlarının temsilcileriyle, teyitçilik/doğrulama faaliyetleri üzerine konuştuk. Amaçları ve yöntemlerinin yanı sıra kendilerine yöneltilen eleştiriler hakkındaki düşüncelerini de sorduk.
DOĞRULUK PAYI: ANA ODAĞIMIZ TÜRKİYE’DE SİYASİ KÜLTÜRÜ DEMOKRATİKLEŞTİRMEK
Türkiye’de kurulan ilk teyitçilik/fact-checking (doğruluk kontrolü) organizasyonunun Doğruluk Payı olduğu biliniyor. 2014 yılında yayına başlayan Doğruluk Payı’nın kurucularından Koray Kaplıca’ya bazı sorular yönelttik.
“BAŞTA SİYASETÇİLERİ DENETLİYORDUK ŞU ANDA HER TÜRLÜ PAYLAŞIMI DOĞRULUYORUZ”
Kaplıca, Doğruluk Payı’nı (DP) şu şekilde tanımlıyor: Doğruluk Payı, fikir olarak 2013’ün son aylarında olgunlaştı diyebilirim. Projenin ana müdahale noktasını siyasi kültürü demokratikleştirme üzerine belirledik. Doğruluk Payı, dünyada örnek olarak o dönemde siyasi doğruluk kontrolü yapan Politifact, Factcheck.Org gibi organizasyonları kendine örnek aldı. Projenin faaliyeti, siyasi aktörlerin açıklamalarını kontrol etme olarak tanımlandı. O günden bu yana geçen yaklaşık dokuz yıllık süreçte ise kapsamımız genişledi ve her türlü kamusal paylaşımı kontrol etme olarak güncellendi. Doğruluk Payı, şu anda her türlü internet paylaşımını kontrol eden bir doğruluk kontrolü platformu.”
“AMACIMIZ TÜM YANLIŞ BİLGİLERİ BİTİRMEK DEĞİL”
Platformun amaçlarına da değinen Kaplıca, “Amacımız sosyal medya platformlarındaki tüm yanlış bilgileri bitirmek değil. Zaten böyle bir amaç gerçekçi de olmaz. DP’nin amacı aslında internetin ve özelde sosyal medya platformlarının büyüttüğü bir yanlış bilgi sorunuyla yine aynı internetin sağladığı araçlarla mücadele edilebileceğini sıradan kullanıcıyı göstermek ve öğretmek.” ifadelerini kullandı.
“ULUSLARARASI KABUL GÖRMÜŞ PROSEDÜRLERİ UYGULUYORUZ”
Doğruluk Payı’nın teyitleme faaliyetleri sırasında uluslararası kabul görmüş prosedürlere uyduğuna dikkat çeken Kaplıca, şöyle devam etti:
“DP’nin kullandığı yöntem uluslararası olarak kabul görmüş çeşitli ilkeler üzerinden sınırları çizilen bir prosedürler bütünü. Kaynakların şeffaf şekilde belirtilmesi, aktöre bağlı kalmaksızın adaletli bir şekilde o prosedürlerin yürütülmesi ve finansal şeffaflık bu ilkelerin en başta gelenleri.”
“HIZLI GAZETECİLİK HABERİN KONTROLÜNÜ GERİ PLANA ATTI”
Kaplıca, kendilerinin de arasında bulunduğu doğruluk kontrolü platformlarının internet gazeteciliği üzerindeki etkileriyle ilgili şu görüşleri paylaştı:
“Rekabetle daha da önemli hale gelen hızlı gazetecilik, haberin kontrolünü geri plana attı. Burada DP’nin de içinde bulunduğu doğruluk kontrolü platformları ekosistemin daha iyi işlemesi için sürece müdahil oldular ve haber akışını daha sağlıklı hale getirmeye çalışıyorlar.”
“GAZETECİLERİ DENETLEME GİBİ BİR ROL ÜSTLENMİYORUZ”
Kaplıca, “Doğruluk Payı kendini gazeteciler/basın-yayın organları üzerindeki bir denetim mekanizması olarak görüyor mu?” sorumuza ise şu yanıtı verdi:
“Gazeteci ve medya kuruluşlarının paylaşımlarını yanlışladığımız birçok analizimiz var. Fakat bu analizler bir hedef göstermeden ya da sürekli bu kuruluşların haberlerinin denetlendiği bir rolden çok bu kuruluşların okuyucularına spesifik bir haberde yer alan yanlış kısımları bilgilendirme amacı taşıyor. Üstelik biz analizlerimizde iddiaların olabildiğince köküne kadar gidip sorumluluğun ne kadar yayıldığını gösterme yanlısıyız. Elbette bazı medya kuruluşları kasıtlı şekilde yanlış bilgi yayabiliyor. Ama biz DP olarak o tür kuruluşları denetleme gibi bir rol üstlenmiyoruz ve öyle bir mesaj vermemeye de çalışıyoruz. Biz sağlıklı bilgi akışının devamı için ekosistem içinde üstlendiğimiz görevi yapmaya çalışıyoruz.”
“HERKES GİBİ DOĞRULUK PAYI DA HATA YAPABİLİR”
Kendi faaliyetlerinin doğruluğu ve denetlenebilirliğiyle ilgili de konuşan Kaplıca, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
“Herkes gibi DP de hata yapabilir. Fakat birçok içerik üreticisinden farklı olarak belli ilkeler üzerinden şekillenen prosedürler bütünü DP’de hatayı istisnai hale getiriyor. DP’nin bu ilkelere bağlılığı da çatı kuruluş olan Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (IFCN) tarafından her yıl denetleniyor. Kanıtların bize net bir şey göstermediği iddiaları yapmamamız bize hata konusunda önemli bir bağışıklık gücü sağlıyor. Her adımı belli bir mantık dahilinde hareket ederek izliyoruz.”
TEYİT.ORG: DÜŞÜNME ALIŞKANLIĞINI ORTAK DEĞER HALİNE GETİRMEYİ HEDEFLİYORUZ
Teyitçilik/fact-checking (doğruluk kontrolü) alanında varlık gösteren bir diğer kuruluş ise Teyit.org. Bu platform aynı zamanda Facebook ve TikTok’un Türkiye’deki üçüncü taraf doğrulama partnerliğini yapıyor ve IFCN tarafından düzenli olarak denetleniyor.
2016 yılından bu yana yayın yapan Teyit.org’un Eş Kurucusu ve Avrupa Doğruluk Kontrolü Standartları Ağı’nın yönetim kurulu üyesi Gülin Çavuş’a, teyit/doğrulama yöntemleri, bugüne kadarki faaliyetleri ve aldıkları geri bildirimler ile ilgili sorular yönelttik.
Çavuş, Teyit.org’u şu şekilde tanımlıyor:
“Teyit internetteki yanlış bilgi sorununa karşı eleştirel düşünme alışkanlığını ortak değer haline getirmeyi hedefleyen bir doğrulama kuruluşu. 2016’dan beri internetteki şüpheli bilgileri inceliyor, dijital okuryazarlık ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek için eğitim faaliyetleri yürütüyor, farklı aktörleri bir araya getirerek yanlış bilgi sorununa yönelik sürdürülebilir çözümlerin geliştirilmesine katkıda bulunuyoruz.”
Çavuş, Teyit.org’un şüpheli bilgiler karşısındaki çalışma prensiplerini ise şu şekilde özetledi:
“Ekibimiz düzenli olarak internetteki ve medyadaki şüpheli bilgileri tarıyor, kullanıcılardan gelen bildirimleri takip ediyor. Şüpheli bilgileri, aciliyet ve yaygınlık kriterlerine göre önceliklendiriyoruz. İnceleme sırasında açık kaynaklara başvuruyoruz ve en az iki açık delilin bulunmasına özen gösteriyoruz. Şüpheli bilgileri tasnif etme, inceleme ve ayırt etme konusunda çok güçlü ve tecrübeli bir ekibimiz var. Ancak tıp, mühendislik, hukuk gibi teknik bilgi gerektiren konular olduğunda ise uzmanlara ve ilgili kurumlara başvurarak çalışmalarımızı güçlendiriyoruz. Bugüne kadar yüzde 99,8 hatasızlık oranıyla hareket etmemizi bağımsız editoryal yapımız, şeffaflığımız, metodolojimiz ve ilkelerimize borçluyuz.”
“TESPİT ETTİĞİMİZ 2 BİN 610 HABER HALA YAYINDA”
İnternet gazeteciliğinin günümüzdeki sorunlarına da değinen Çavuş, Türk basınında ‘düzeltme, özür gibi politikaların’ olmadığına dikkat çekerek, doğru olmayan bilgiler içerdiği ispatlanan çok sayıda haberin dahi yayından kaldırılmadığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Haber sitelerinde yer alan haberlerde yanlış bilgilere sık rastlanılmasının sebebi, hız ve tıklanma kaygısı ile hareket etmek ve teyitçilik becerilerinin yeterince gelişmemiş olması. Bununla birlikte düzeltme, özür gibi politikaların var olmayışı da durumu olumsuz etkiliyor. Haber sitelerinde yayınlanan, tespit ettiğimiz 2 bin 610 sahte haber linkinin yüzde 68’i hala yayında olması internet gazeteciliğiyle ilgili acı bir sorun olarak önümüzde duruyor.”
“ZAMAN ZAMAN GAZETECİLERİN TEPKİSİYLE KARŞILAŞIYORUZ”
Doğrulama faaliyetleri sebebiyle zaman zaman internet gazetelerinin tepkileriyle karşılaştıklarını belirten Çavuş, “Medya kuruluşlarından zaman zaman tepkiyle karşılaşıyoruz. Ancak bunların neredeyse tamamı yaptığı yanlış haberi düzeltmemekte ısrar eden medya kuruluşlarından geliyor. Altı yıldır yanlış bilgiyi düzeltmenin, gelişmenin ve eleştirel düşünme kaslarımızın gelişmesi gerekliliğini bu ısrar karşısında vurguluyoruz.” diye konuştu.
“AMACIMIZ HİÇBİR ZAMAN GAZETECİLERİ VE KURULUŞLARI KÖTÜ GÖSTERMEK OLMADI”
Teyit.org’un kendini hiçbir zaman “bir denetim mekanizması” olarak görmediğini söyleyen Çavuş, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Amacımız da hiçbir zaman gazetecileri ve medya kuruluşlarını kötü göstermek olmadı. Biz eleştirel düşünmenin medyada, bireylerde, STK’larda, şirketlerde güçlenmesini, yanlış bilgi sorununa etkili çözümlerin gelişmesini hedefliyoruz.”
MALUMATFURUŞ: ÖNCE KÖŞE YAZILARINI, DAHA SONRA SOSYAL MEDYAYI DA KAPSAMIMIZA ALDIK
Türkiye’de faaliyet gösteren bir diğer teyitçilik platformu ise Malumatfuruş. 2015 yılında yayına başlayan bu platform kendini “Köşe yazarları odaklı olmak üzere sosyal medyayı da kapsamına alarak faaliyet gösteren bir yanlışlama girişimi” olarak tanımlıyor.
İletişim kurduğumuz Malumatfuruş yetkilisi, ‘kimliğini açıklamamak şartıyla’ organizasyonun amaçlarını, yöntemlerini ve hedeflerini anlattı.
Malumatfuruş, ortaya çıktığı süreci şu şekilde aktarıyor:
“Hatalı bilgi paylaşan, paylaştığı bilginin hatalı olduğu tarafına aktarılmasına rağmen doğrusunu okurlarıyla paylaşmayan, ‘bilgiçlik’ taslarken baltayı taşa vuran köşe yazarlarının ipliğini pazara çıkarmak temel motivasyondu. Çünkü, internetin ve sosyal medyanın gelişmediği dönemde köşe yazıları, yanlış bilgi açısından önemli bir yayılım kanalıydı. İlk başta köşe yazarlarının hataları aktarımlarını hedef alan Malumatfuruş, sosyal medyanın yanlış bilgi yayılımında daha fazla ağırlık kazanmasıyla birlikte bu platformları da kapsamına aldı.”
Malumatfuruş, “Faaliyetlerinizin gazetecilik sektöründe olumlu/olumsuz etkileri sizce nelerdir?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Malumatfurus.org’un varlığının gazetecilik üzerinde olumsuz bir etkiye yol açmadığı; aksine, gazetecileri ve köşe yazarlarını basın etik prensiplerini izleme, eleştirel düşünce, yalan haberle mücadele ve farkındalık gibi konularda teşvik ettiği, gözetim sağlayarak yanlış bilgi sorunu ile mücadelede katkı sunduğu kanaatindeyiz.”
“GAZETECİLER HATALI İÇERİKLERİNİ GÖRMEZDEN GELME NUMARASI YAPIYOR”
Malumatfuruş, kendilerinin “gazeteciler üzerinde bir denetim mekanizması” iddiasının olmadığını belirtiyor. Öte yandan gazetecilerin ‘yanlışlama/doğrulama’ faaliyetleri karşısındaki tavrını ise şöyle özetliyor:
“Basın kuruluşlarından genelde doğrudan olumsuz bir tavır alındığı söylenemez. Gazeteciler ve basın kuruluşları daha çok, yayımladıkları asılsız ya da hatalı içeriklerle ilgili aktarımları görmezden geliyor numarası yapmakla meşguller gibi…”
Yeni Medya ve Gazetecilik alanında çalışmalar yürüten Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman İrvan’ın da teyitçilik faaliyetleri hakkındaki görüşlerini dinledik.
İrvan, teyitçiliğin gazetecilik mesleği için olumlu bir çalışma olmasının yanı sıra toplumu da yalan ve yanlış haberlere karşı koruduğunu söylüyor.
“TEYİTÇİLİK TOPLUMU YALAN VE YANLIŞ HABERLERDEN KORUYOR”
İrvan, teyitçilik faaliyetlerinin gazetecilik mesleği açısından olumlu girişimler olduğunu belirterek, şu görüşü paylaştı:
“Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle ve internet gazeteciliğinin yaygınlaşmasıyla doğruluğu kuşkulu haberlerin sayısında ciddi bir artış yaşandı. Doğrulama platformları bu süreçte ortaya çıkan ihtiyaca bir cevaptır. Eğer bu platformlar bağımsız ve tarafsız bir biçimde işlerini yapıyorlarsa elbette olumlu bir görev yapmakta, toplumu yalan ve yanlış haberlere karşı korumaktadırlar.”
“GAZETECİLİK HESAP VEREBİLİR OLMASI GEREKEN BİR MESLEK”
İrvan, zaman zaman teyit platformları ile gazeteciler arasında yaşanan tartışmalar ve ‘denetim mekanizması’ iddialarıyla ilgili ise şu yorumu yaptı:
“Doğrulama işi aslında teknik bir konu. Doğrulamanın bir gazeteci tarafından yapılması gerekmiyor. Aslında iyi bir medya okuryazarı olan her yurttaş doğrulama yapabilme kapasitesine sahip kişi demektir. Gazetecilik üzerinde denetim mekanizması haline geldiği iddiasına gelince, gazetecilik zaten şeffaf olması, hesap verebilir olması gereken bir meslek. Eğer daha en baştan gazeteciliği doğruları söyleme mesleği olarak tanımlarsak; gazeteci doğruları yazdığı sürece böyle bir doğruluk denetiminden şikâyet etmemesi gerekir.”
GAZETECİLER NE DÜŞÜNÜYOR?
Teyit platformlarının açıklamaları ve akademik yorumun yanı sıra gazetecilere de bu faaliyetler hakkındaki görüşlerini sorduk.
Gazeteci Çağla Üren şunları söyledi:
“Türkiye’de teyitçilik faaliyetleri yürüten arkadaşların değerli bir iş yaptığını düşünüyorum. Zira özellikle pandemi gibi yanlış bilgilerin halk sağlığını doğrudan ilgilendirdiği kriz dönemlerinde gerek hazırladıkları rehberler gerekse sitelerde yayımlanan dosyalar ufuk açıcıydı.”
“TARTIŞMALARI VERİMLİ BULUYORUM”
“Teyit’in faaliyetleri biliyorsunuz T24 polemiğinde çok tartışıldı. Ben bu tür tartışmaları verimli buluyorum. Teyitçiler gazetelerden aldığı tepkiler doğrultusunda kendilerini güncelledikleri, gazeteler de duruma olabildiğince yapıcı yaklaşırsa kendi yolumuzu bulabiliriz.”
Gazeteci Erkin Öncan ise konuyla ilgili şu görüşleri paylaştı:
“HERKES ASGARİ DÜZEYDE ‘TEYİTÇİ’ OLMALI”
“Teyitçilik faaliyetinin sadece Türkiye’de değil, dünyada da çok önemli bir işlevi olduğunu düşünüyorum. Bu konuda faaliyet yürüten kuruluşlar da sürece öncülük etmesi bakımından kritik görevler üstlendiler. Ancak ben, başta gazeteciler olmak üzere herkesin asgari düzeyde ‘teyitçi’ olması gerektiğini düşünüyorum. Bu durum yaygınlaşmadıkça, teyitçilik faaliyeti ‘teyiti yapan kurumun’ tekeline giren bir konu haline gelecek.”
“Teyitçilik faaliyetleriyle ilgili devam eden tartışmalara rağmen, gazeteciliği olumlu etkilediğini düşünüyorum. Bir ‘doğrulayan’ bulunması, herkesin daha özenli ve dikkatli çalışmasına yol açan bir iklimin kapısını açabilir. Tabii, bir ‘doğrulama’ aracı olarak kaldığı sürece.”