Teknolojinin gelişmesi ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte kağıt gazetelere gösterilen ilgi her geçen gün azalıyor. Günümüzde neredeyse zararına basılan gazetelerin yerini artık internet gazeteleri aldı. Birçok gazete matbu yayıncılıktan dijital gazeteciliğe geçiş yaparken, bu durum bazı yenilikleri de beraberinde getirdi. Haberin dilinde, tarzında ve okurun alışkanlıklarında birçok değişim meydana gelirken, arama motorları da haberi aktarma hususunda yeni sorumluluklar üstlenmeye başladı.
Sosyal medya platformlarının yanı sıra internet sitelerine en çok trafik sağlayan mecraların başında gelen arama motorları, ürettikleri haber ve içerikleri daha fazla kişiye ulaştırmak adına internet gazeteleri için yeni bir araç haline geldi. Bu durumu keşfeden internet gazeteleri, sitelerindeki ziyaretçi sayısını artırarak daha fazla reklam görüntülemesine ulaşabilmek için; Search Engine Optimization (SEO) diye adlandırılan ve Türkçe karşılığı ‘Arama Motoru Optimizasyonu’ olan tekniği kullanmaya başladı. En basit tabirle, “Asgari ücret belli oldu mu”, “Yılbaşında sokağa çıkma yasağı olacak mı”, “X dizisi final mi yapıyor”, “X bursunun sonuçları açıklandı mı” gibi büyük kitlelerin merak ettiği soruların yanıtını okura ulaştırmayı amaçlayan SEO haberciliği, metinlerde kullanılan anahtar kelimeler ve gereksiz tekrarlar nedeniyle ‘medya etiğine aykırı’ eleştirilerinin hedefi haline geldi.
Medya etiği üzerine çalışmalar yürüten Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan ve Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ile Türkiye’de Google gazeteciliğini ya da bilinen diğer adıyla SEO haberciliğini konuştuk.
SEO haberciliğinin gazetecilik etikleri çerçevesinde yapılmadığını dile getiren uzmanlar, bu yöntemin geliştirilmesi ve gazetecilik ilkelerine uygun bir şekilde yapılması gerektiği konusunda aynı görüşü paylaşırken, söz konusu hatadan bir an önce dönülmesi gerektiğinin altını çizdiler.
PROF. DR. SÜLEYMAN İRVAN: SEO HABERCİLİĞİNİ TANIMLAMAK ZOR
Kağıt gazetelerden internet gazetelerine geçişle birlikte alışkanlıklarımızın değiştiğini, hayatımıza yeni kavramların girdiğini ve yeni yazım tarzlarının geliştiğini belirten Prof. Dr. Süleyman İrvan, “SEO haberciliği nedir” sorusunu şöyle yanıtladı:
“SEO haberciliğini tanımlamak kolay değil. Özellikle internet gazeteciliği ile ortaya çıkan bir kavram. SEO haberciliği aslında bir nevi Google haberciliği. Arama motorlarında, sizin yaptığınız haberin önde görünmesini sağlayan bir yapı. Ben hep öğrencilerime en büyük medyanın Google olduğunu söylerim. Google, kendisi içerik üretmiyor, üretilen içeriği dağıtıyor. Bu durum tamamen farklı bir haber yazma şeklini geliştirdi.”
“BÜYÜK MEDYA KURULUŞLARI LEHİNE BİR ALGORİTMA VAR”
Söyleşi yaptığımız esnada; “kar yağdı mı” ifadesini Google’da aratan ve SEO haberciliğindeki mevcut durumu özetlemeye çalışan İrvan, haberi ilk yayımlayan küçük okur kitlesine sahip gazetelerin yerine, kopya içeriklere imza atan büyük medya kuruluşlarının haberlerinin ön sıralarda yer almasına ise şu sözlerle tepki gösterdi: “Bu saçma sorunun yanıtında, ‘Son dakika, kar yağdı’ başlıklarıyla Hürriyet’in haberini görüyoruz. Sonrasında Milliyet çıkıyor. Neden kar yağan kentteki bir yerel gazetenin haberi çıkmıyor da büyük medya kuruluşlarının haberleri çıkıyor? SEO haberciliği dediğimiz tarzda başlık atmışlar. Mantık şu: Google’da arama yapan kişi ne sorabilir? Okurun mantığını çözdüklerini düşünüyorlar. Misalen; bu haberleri, “yarın okullar tatil mi” gibi standart içerikler takip ediyor. İyi bir haber yazmışsa bir gazeteci, bu haber aynı zamanda özgünse o haberin Google’da üst sırada yer alması lazım. Senin haberini diyelim ki; Milliyet gazetesi aldı ve sitesinde yayımladı. Senden de söz etmiyor. Google’da senin haberin yerine o gazetenin haberi önde çıkıyor. Çünkü okur kitlesi daha büyük bir gazete. Büyük medya kuruluşları lehine bir algoritma var.”
“SEO EDİTÖRLERİNİN GAZETECİLİKLE İLGİSİ YOK”
Bunun yanı sıra SEO editörlerinin çoğunluğunun gazetecilik ile ilişkisi olmayan kişiler olduğunu belirten İrvan, “Tarihini tam olarak bilmiyorum ancak 2010 yılından itibaren arama motoru optimizasyonu bir şeyin olduğunu ve ona yönelik içerik üretilmesi gerektiğini fark etti medya. O süreçten itibaren SEO editörü dediğimiz, eskiden hiç olmayan bir kavram ortaya çıktı. Diyelim ki iletişim fakültesini tanıtmak istiyorsun. Diyorsun ki, ‘Biz bunu yaptık ama bir de editör görsün bakalım SEO’ya uygun mu bu metin’. Fakülteyi iyi anlatıp anlatmamaktan ziyade SEO’ya uygun olup olmadığına bakıyorlar. Arama motorlarında öne çıkabilecek özellikleri var mı yok mu buna odaklanılıyor. Başlık, giriş gibi kısımların yanı sıra algoritmayı bildiğini düşünen kişiler ortaya çıktı. Aslında SEO editörlerinin gazetecilikle hiç ilgisi yok. Aralarında az da olsa gazetecilikle ilgisi olan olabilir. Ama çoğu Gazeteciliğin ‘G’sinden anlamıyor.” şeklinde konuştu.
“SEO HABERCİLİĞİ GAZETECİLİĞE ZARAR VERİYOR”
Google gazeteciliğinin haber diline aykırı olduğunu ve bu yöntemin gazeteciliğe zarar verdiğini de söyleyen İrvan konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Okur, basit bir soru soruyor, bunun karşılığında basit bir yanıt almak istiyor. Mesela, bilgi arayan insan ‘Maç hangi kanalda?’ diye soruyor. Aslında cevabı çok basit. ‘X kanalında’ demek yeterli. Ama onu demiyor. Bunu demek için bir sürü şey anlatıyor. En son paragrafta ‘maç, X kanalında’ diyor. Haberde, özellikle ters piramitte en önemli bilgi başta verilir. Ama SEO, ‘Ben bunu başta verirsem insanlar okumaz, okuru sayfada tutmam lazım’ diyor. Tamamen ters piramit tekniğinin mantığını ters düz eden, saçma sapan bir anlayış. Bir konu hakkında şablon metin üretiliyor. Detayları değiştirip yayına alınıyor. Şu an bunu düzgün bir şekilde yapan hiçbir internet sitesi yok. Bunlar haber değil, çöp. İnsanların merak ettiği her konuda yazılan, gazetecilik mantığıyla hazırlanmamış içerikler. Bu yöntem gazeteciliğe zarar veriyor.”
FARUK BİLDİRİCİ: BÜYÜK YANLIŞLAR GÖRÜYORUZ
Medya Ombudsmanı ve Gazeteci Faruk Bildirici ise SEO haberciliğinin, dijital çağda bir gereklilik olduğunu ancak Türkiye’de başvurulan tarzın gazeteciliğe zarar verdiğini belirtti. Konuyla ilgili düşüncelerini aktaran Bildirici, “SEO haberciliği dijital çağda gerekiyor. Çünkü yapılan araştırmalarda okurların büyük bir bölümü, doğrudan siteyi ziyaret etmek yerine arama motorları üzerinden içerik arıyor, okuyor ve takip ediyor. Dolayısıyla onların dikkatini çekmek önemli. Bunun yanı sıra inanların dikkatini çekmeye çalışırken onları kandırmamak ve üretilen içeriği sadece arama motorları odaklı yapmamak gerekiyor. Bunun yanında içeriği deforme etmemek gerekli. Gazeteciliğin temel ilkelerine aykırı davranmamak gerekli. Ancak Türkiye’deki SEO haberciliği uygulamasında çok büyük yanlışlar görüyoruz. Haberlerin içeriğinde konuyla ilgisiz birtakım sözcüğün sık sık tekrarlanmasından, ilgisiz başlıklar atılmasına kadar çok fazla örnekler görülüyor. Hem de bunu yapanlar büyük medya kurumlarının SEO editörleri. Bu durum gazeteciliğe, gazeteciliğin inanılırlığına ve güvenilirliğine zarar veriyor.” ifadelerini kullandı.
“YAPILAN İŞ HABERCİLİK DEĞİL”
Prof. Dr. Süleyman İrvan gibi Faruk Bildirici de bu tarzdaki içeriklerin, habercilik olarak nitelendirilmemesi gerektiğinin altını çizdi: “Ben bu yönteme SEO haberciliği demenin de doğru olmadığını düşünüyorum. SEO operasyonları demek belki daha doğru olacaktır. Çünkü yapılan şey habercilik değil, haberlerin, arama motorlarının gereksinimlerine göre düzenlenmesi işi. Daha teknik bir iş. O nedenle habercilik değil, haberlerin yeniden biçimlendirilmesi diye bakmak daha doğru olur diye düşünüyorum.”
“HABERİ DEFORME ETMEDEN DE YAPILABİLİR”
Bildirici, sözlerine şu ifadelerle sürdürdü: “Ben, hem geleneksel medyanın gazetecilik yaklaşımlarının bozulmaması ve hem de dijital çağın gerekliliklerinin yerine getirilmesinden yanayım. Yani bir bileşke oluşturabiliriz. Haberciliğimizi deforme etmeden de bunu yapabiliriz. Ancak son dönemlerde SEO editörlüğüne soyunan kişiler çoğunlukla gazetecilikten gelen kişiler değil. Dijital alemi bilen, arama motorlarının gereksinimi bilen kişiler bu işi yapıyor. Gazetecilik deneyimi ve bilgileri olmadığı için bunu önemsemiyorlar. İnternette aradığınız basit bir sözcükle haber sitelerine gidiyorsunuz, ancak bir bakıyorsunuz gerçekten aradığınız içerikle hiç ilgisi yok. Doğrusu ben bu kişilere gazeteci diyemiyorum. Nasıl ki bir medya kuruluşunda çalışan herkes gazeteci değilse, bu insanlar da gazeteci değiller bence.”
“ZAMAN İÇİNDE DOĞRU DÜZGÜN YERİNE OTURACAK”
Öte yandan SEO haberciliğinde kullanılan hatalı yöntemlerin zaman içinde düzeleceği görüşünü de paylaşan Bildirici, sözlerini şu sözlerle sonlandırdı: “Haber tüketicileri, internet ortamında inandıkları ve güvendikleri yerlere gidiyorlar. Oradaki içerikleri tüketiyorlar. Ne kadar SEO operasyonlarıyla haberler daha ilgi çekici hale getirilse de bile zaman içerisinde güvenilir kaynaklar daha da öne çıkıyor. Dolayısıyla SEO operasyonlarının zaman içerisinde daha doğru düzgün yerine oturacağını düşünüyorum. Gazeteciliğe zarar verici içeriklerden vazgeçeceklerini düşünüyorum.”
İletişim ve medya etiği hakkında uzmanlaşan isimlerin yanı sıra Mynet’in SEO editörü Tuğçe Karataş ve Ensonhaber’in SEO editörü Yağmur Dinç’e yaptıkları iş ve kendilerine yöneltilen eleştiriler hakkında ne düşündüklerini sorduk. Medya etiği eleştirileri ve okurların sitemlerini bir miktar anlayabildiklerini ifade eden editörler, bazı konularda kendilerine haksızlık edildiği görüşünü paylaştı.
“SEO, ARAMA MOTORU ODAKLI BİR HABERCİLİK TARZI”
SEO editörlüğünün temel haber editörlüğünden farkının arama motoru odaklı olması olduğunu söyleyen Mynet editörü Tuğçe Karataş, “Burada amaç, kullanıcıların Google ve arama motorlarında aradıkları çeşitli sorulara, olayların ayrıntılarına rahatlıkla ulaşabilmeleridir. SEO bu nedenle, çarpıcı bir haber başlığından ziyade kullanıcıların aradığı kelimeye daha çok odaklanır. Ancak elbette SEO’da da çarpıcı başlık atmak önemlidir. Her ne kadar ‘soru-cevap’ odaklı olduğuna inanılsa da… SEO editörünün görevi ise, kullanıcıların en çok aradığı sorulara, haberlere yanıt olabilecek içerikler yayına almasıdır” dedi.
Google gazeteciliğin kaynakları hakkında da bilgi veren Karataş, “SEO’da öncelikli kural gündemde olan bir konunun seçilmesi oluyor. Örneğin bir resmi tatil gününde en çok aranan konulardan biri okulların açık olup olmayacağı olacaktır. Özellikle o gün aranan ve gündemde olan her ne konu varsa, SEO’nun alanına girebilir. Bunun için başta Google Trends olmak üzere gündemdeki konuları takip edebileceğimiz uygulamalardan yararlanıyoruz. Ayrıca o sırada televizyonda yayınlanan bir dizideki karakterden dahi bir SEO haberi çıkarabilmek mümkün. Televizyon ve sosyal medya da (Twitter, Instagram gibi) SEO haber kaynaklarının başında geliyor.” ifadelerini kullandı.
TUĞÇE KARATAŞ: GÜNDE 15 HABER İÇERİĞİ ÜRETMEMİZ İSTENİYOR
“Çalıştığım kurumda günde yaklaşık olarak 15 haber içeriği üretmemiz isteniyor. Bu içeriklerin özellikle özgün ve ayrıntılı olmasına dikkat ediyoruz. ‘Kopyala-yapıştır’ mantığı ile yapılan SEO haberciliğini de kurum olarak uygulamıyoruz.” diye konuşan Karataş, çalıştığı kurumun internet sitesinde gün içinde 60’a yakın SEO içeriğinin yayımlandığına dikkat çekti.
“OKURLAR HAKSIZ DEĞİL”
Okurların, sık kelime tekrarları ve basit bir yanıt yerine uzun metinlerin tercih edilmesi nedeniyle dile getirdikleri sitem hakkında da konuşan Karataş, “SEO haberciliği konusunda okurların belli başlı yargıları olduğu bir gerçek. Bu konuda kesinlikle haksız değiller. Çünkü her kurumda olmasa bile genel olarak ana akım medyada SEO’ya yeterli önem verilmiyor ve söylenildiği gibi benzer kelimeler (anahtar kelimeler) çok fazla kullanılabiliyor. Burada amaç aslında anahtar kelimelerin arama motoru tarafından algılanması ve okuyucunun siteye yönlendirilmesi olarak düşünülüyor ancak durum ters tepki yapabiliyor. Böyle bir durumda tersine hem okuyucu rahatsız oluyor, hem de artık Google’ın algoritmaları sebebiyle haber ‘spam’a düşebiliyor, yani arama sonuçlarında gözükmeyebiliyor” dedi.
YAĞMUR DİNÇ: SEO HABERCİLİĞİ İKİYE AYIRABİLİRİZ
Ensonhaber’in SEO editörü Yağmur Dinç ise SEO haberciliğinin iki ana dalda incelendiğini belirterek şunları söyledi: “SEO içerikleri dipsiz bir kuyudur. Ancak şöyle ikiye ayırabiliriz: Trendler ve green içerikler… Trendler, o an gündem kategorisi fark etmeksizin insanların arama motorlarında neye cevap aradığını analiz etmekle başlar. Örneğin; bir futbolcunun sakatlık durumundan tutun hangi siyasetçi kime ne demiş, X ünlünün yeni sevgilisi kimmiş gibi… Green içerik ise asla ölmeyen, her zaman araştırılabilme ihtimali olan soruların cevaplandığı veya bilgilerin verildiği türdür. En basit haliyle limonlu suyun faydaları, bulaşık nasıl yıkanır, elma nasıl soyulur soruları gibi.”
“AMACIMIZ OKURU KANDIRMAK DEĞİL”
Dinç, sözlerine şöyle devam etti: “İçinde “haber” kavramı geçen her içerik, belirli etik kurallar çerçevesinde okuyucuya iletilmelidir. Bu noktada en çok eleştirildiğimiz kısım da bu, okuyucu kandırıldığını hissediyor ancak aslında amaç o değil. Kelimelerin tekrar edilme anlamı, metnin öne çıkması için gerekli anahtar kelime sayısına ulaştırılabilmesi. Bunu yaparken tekrara düşmemek elbette imkansız. Okuyucu tıkladığı gibi merakını giderme isteğinde oldukça haklı ancak burda google özelinde bahsedecek olursak ekonomik faktörler devreye giriyor. Bir sitenin ayakta durabilmesi tıklanma ve beraberindeki getirileriyle mümkün. Reklam başta olmak üzere. Soru cevap şeklinde bir haber hem göze hitap etmiyor hem de amaca. Okuyucuların bu eleştirisini naçizane haklı buluyorum, ancak okumaya devam edebilmelerinin büyük bir kısmında bu haber türünün payı var.”
Öte yandan sosyal medyayı ve arama motorlarını sık kullanan farklı yaşlardaki 5 internet kullanıcısı ile konuştuk. Genç okurlar, SEO haberciliği hakkında olumsuz görüşler aktarırken, bu yöntem nedeniyle gazete seçimi yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Aradıkları yanıta ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten gençler, bu tarz içerikleri üreten internet sitelerine mecbur kalmadıkça tıklamadıklarını ifade etti.
Orta yaşlı ve yaşlı okurlar ise ‘SEO haberciliği’ kavramını ilk kez duyduklarını söylerken, bu yöntemden gençler kadar şikayetçi olmadıklarını belirttiler.
Okurların görüşleri şöyle:
-Kadir Çetin / Öğrenci (22): SEO haberciliği hakkında olumlu bir görüşe sahip değilim. Bu tür yöntemi kullanan bir gazeteyi gördüğüm an, sorumun cevabını almadan siteden çıkıyorum. Çünkü gazetenin bunu iyi niyetli bir şekilde kullandığını düşünmüyorum. Tamamen tıklanma amaçlı ve okuyucuya yönelik olmayan içerikler olduğu kanısındayım. Bu tarz içerik üreten gazeteleri günlük hayatımda asla okumuyorum, okuyor olsam bile bırakıyorum.
-Yılmaz Yalçın / Emekli (54): Ben bu tarz haberleri ilgim ve merakım gereği okuyorum. Google’a merak ettiğim bir şeyi yazdığımda en başta hangi site çıkarsa ona tıklıyorum. Bahsettiğiniz ‘SEO haberciliği’ kavramını hiç duymamıştım. Meğerse ben de bu içerikleri tüketiyormuşum. Gençler genelde bilgiye hemen ulaşmak istiyorlar. Çünkü onlar sosyal bir kuşak. Ben yaşım gereği gençlere kıyasla bilgiye hep geç ulaştım. İnternet bizim yeni yeni hayatımıza girdi. Bu yüzden ben ve benim kuşağım bu durumdan pek şikayet etmiyoruz. Bazen bu haberlerde metni çok uzatıyorlar. Eğer vaktim yoksa kapatmak zorunda kalıyorum. Ancak vaktim varsa sonuna kadar okuyorum. İstediğim yanıtı alınca siteden çıkıyorum.
-Muhammed Furkan Aydın / Öğrenci (24): SEO habercilik hakkında maalesef olumlu düşünmüyorum. Olumsuz düşünceye sahip olmamın en önemli sebebi; insanların doğru bilgiye ulaşma süresini uzatmasıdır. Ülkemizde genellikle ‘clickbait’ olarak yürütülen SEO habercilik, tıklanma ve okuru sitede daha uzun tutmak adına insanları bilgi kirliliğine ya da yalan haberler maruz bırakmaktadır. Bunu yapan haber siteleri sanki çok doğru bir habercilik örneği sunuyorlarmış gibi bundan ekstra tıklanma ve site içi reklam gibi gelirler elde etmektedirler. Doğru olmadığını düşündüğüm tarzda yaptıkları haberler ile hak etmediklerini düşündüğüm gelirleri elde etmeleri beni rahatsız ediyor.
-Nuran Güler / Memur (42): Açıkçası ben rahatsız olmuyorum. Yalan haber yapmadıkları sürece isteyen istediği içeriği yayınlayabilir. Rahatsız olan da o internet sitesinden herhangi bir haber okumaz. Bence doğru bilgi verdikleri sürece bu haberleri yapanlar internete katkı sunuyorlar. En azından aradığımız yanıta kayıtsız kalmamış oluyorlar.
-Mustafa Çetin / Öğrenci (23): SEO yöntemini uygulayan haber sitelerini ziyaret ettiğimde kendimi kandırılmış hissediyorum. Bu sitelere tık verip maddi kazanç sağladığım halde aradığım yanıtı çoğu zaman bulamıyorum. Bu yöntem tüketici düşmanı bir yöntemdir.
Bu haber İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi İletim Gazetesi için Egehan Erkün tarafından hazırlanmıştır.