Orhan Veli’nin gizli ve büyük aşkı Nahit Hanım’a yazdığı mektuplar: “Yalnız Seni Arıyorum”

“Gelelim sonuncuya.

Hiçbirine bağlanmadım

Ona bağlandığım kadar.

Sade kadın değil, insan.

Ne kibarlık budalası,

Ne malda mülkte gözü var.

Hür olsak der,

Eşit olsak der.

İnsanları sevmesini bilir

Yaşamayı sevdiği kadar.”

ORHAN VELİ KANIK

14 Kasım 1950’de hayata gözlerini yumduğunda yalnızca 36 yaşındaydı Orhan Veli Kanık. Üstünde son kez giyebildiği ceketi ve 28 kuruşu vardı. Ceketinde diş fırçasına sarılı bir şiir. Ölümünden sonra arkadaşları tarafından yayımlandı “Aşk Resmi Geçidi”. Bazı yerleri eksikti, henüz tamamlamamıştı. Sıra sıra saymış sevgililerini, aşklarını… Sonuncuya geldiğinde isim vermemiş Orhan Veli. Zaten, başlığı olmayan bir şiirinde de şu dizelerde saklamamış mıydı sevgilisinin ismini:

“Bir de sevgilim vardır pek muteber;

İsmini söyleyemem

Edebiyat tarihçisi bulsun.”

Peki kimdir bu sevgili?

“Nahit Hanım” olarak bilinen Nahit Gelenbevi hayatını İstanbul ve Ankara’da öğretmenlik yaparak geçirmiş. Samet Ağaoğlu “Rönesans gibi kadın” sözlerini kullanıyor onun için. Cemal Süreya Nahit Hanım’ı anlattığı yazısında “Bin dokuz yüz yirmi üç gibi kadın” ve “Cumhuriyet gibi kadın” ifadelerine yer veriyor. Ayrıca Atatürk ile üç kez dans etmiş bir kadındır Nahit Gelenbevi.

Cahit Sıtkı Tarancı, Sabahattin Ali, Necip Fazıl Kısakürek ve daha niceleri; şiirler, güzel sözler yazmış onun için.

Nahit Hanım’ı daha iyi tanımak, mektupları daha iyi anlamak için kitabın başında yer alan Cemal Süreya ve Murat Yalçın’ın yazılarını okumak gerekiyor.

Kitap Orhan Veli’nin 1947-1950 tarihleri arasında Nahit Hanım’a yazdığı -biri telgraf- 64 mektuptan oluşuyor. Ankara’dan yollanmış 2 mektup dışında mektupların tamamı İstanbul’dan Ankara’ya gönderilmiş. Mektupların 7 tanesi tarihsiz olduğundan editörler tarafından olayların kronolojisi takip edilerek sıraya konulmuş. Kitaptaki son mektup ise Edirne’de sürgün edildiği okulda Nahit Hanım tarafından yazılan ancak Orhan Veli’ye gönderilemeyen 12 Kasım 1950 tarihli mektup. Nahit Hanım’ın deste şeklinde sakladığı mektupların arasında bulunmuş. Orhan Veli bu mektubu hiçbir zaman okuyamamıştır. 10 Kasım günü Ankara’da belediyenin açtığı çukura düşmüş, beyin kanaması sonucu 14 Kasım 1950 tarihinde Cerrahpaşa Hastanesi’nde hayata gözlerini yummuştur.

Kitap, ismini tarihsiz ilk mektuptaki “Emin ol, dünyada hiçbir şeyden zevk alamıyorum. Bütün bu tatsız günler içinde yalnız seni arıyorum.” cümlelerinden alıyor. Mektuplar hitap kısmında “Nahitçiğim”, “ Canım Nahitim”, “Sevgili Nahitçiğim” diyerek sesleniyor, “gözlerinden öperim”, “hasretle” sözleriyle bitiyor. Her mektup, o mektuplardaki her cümle derin bir hüzün bırakıyor okuyucunun kalbinde. İçten içe kızıyoruz Nahit Hanım’a. Nahit Hanım’ın uzun aralıklarla mektup yazdığını, yazdığında ise bazen kendisini üzen cümleler kurduğunu söylüyor ta kendisine! Bazen o mektup yazmadığı halde ikinci mektubu yolluyor. Her mektupta Orhan Veli’nin bedbahtlığını ve üzüntüsünü hissediyoruz. Fakat bunların yanına Orhan Veli’nin “Anlatamıyorum” ve “Sere serpe” şiirlerini ithaf ettiği Bella Eskenazi’nin anlattıklarına göre Nahit Hanım birçok kişinin içinde Bella’ya “Orhan benim!” diyerek rest çekecek kadar da sahiplenmiş Orhan Veli’yi.

Nahit Hanım’a olan aşkını, özlemini, öfkesini basit bir dille anlatmamış Orhan Veli. “Sakal” şiirinde de söylediği gibi hangimiz biliriz onun kadar mektup yazmasını? Okurken altını çizmek isteyeceğimiz şairane cümlelerle süslemiş mektuplarını. Sevgisini harflerin ruhuna üflemiş; kızgınlığını, dargınlığını kırıcı olmadan ama olanca samimiyetiyle dile getirmiş. Bazen de kıskandığını açıkça belirtmiş. Sadece kalbini değil, tüm hayatını açmış ona. O yüzden kısacık ömrünün son yıllarını anlatan bir günlük de denebilir bu mektuplara. Ne yaptığını, ne yapacağını anlatmış. Zavallı şairin buymuş görüp görebileceği dediği geçim derdini, parasızlığını, yoksulluğunu dile getirmiş.

Mektuplarını gönderebilmek için yeri geldiğinde Sarıyer’den şehir merkezine yürümüş, bazen de telgraf çekmiş.

Mektuplarda sürprizler de var. Orhan Veli bazı şiirlerinin ilk müsveddelerini göndermiş Nahit Hanım’a. Bu şiirler arasında ünlü şiiri “İstanbul’u Dinliyorum” da yer alıyor. Hatta şiirlerin yayınlanmış son hallerine baktığımızda bazı sözcüklerin değişmiş olduğunu görüyoruz.

Yalnız Seni Arıyorum kitabındaki mektupları okurken her ne kadar gizli ve özel kalması gereken cümleleri okuyormuş gibi hissetsem de Orhan Veli’yi tam olarak burada tanıdım.

Kurgu olmayan, tamamen hayatın gerçekliğindeki bu aşkın en somut belgeleri işte ellerimizde!

“Yaz geçiyor sen gelmiyorsun. Belki bir gün geleceksin ama o kadar geç gelmiş olacaksın ki seni gördüm mü görmedim mi, doğru dürüst anlayamadan kalkıp geri gideceksin. Benim için tahammül edilmez bir devir daha başlayacak. Üstelik o devir kim bilir ne kadar uzun sürecek. Hayatımızın hiç düşünmeden feda edebileceğimiz seneleri o kadar çok mu?”

ORHAN VELİ [İSTANBUL] 2 TEMMUZ 1947

Mustafa Çetin

Aydın'ın Nazilli ilçesinde dünyaya geldi. 2022 yılında Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Çeşitli sanat dergilerinde öykü ve fikir yazıları kaleme aldı. 2021 yılında Fanus Sanat Dergisi'nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Halihazırda Gazete Stalk'ta Kültür-Sanat editörü olarak içerik üretmeye devam ediyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.